LAN Bİ SUS

LAN Bİ SUS
Ergün Doğan'ın Kişisel Sayfasıdır©

2 Kasım 2014 Pazar

GEÇEN SENENİN ÇIKMIŞ SORULARI




   Kış, beyaza bürümeden henüz köyü, kupkuru bir ayaz sarmalamıştı her yanı.  Balkonun camından onları izliyordum. Küçük çocuk, ellerini bacaklarının arasına almış, sobanın çıkardığı huzur verici sese dalmıştı. Öyle ki, tellere asılmış fanilasından kafasına damlayan sudan habersiz, ısınmaya devam ediyordu. Televizyonda yeni bir amerikan filmi vardı. Babaannesi tek gözü örgüsünde, filme bakıyordu. Merdaneli çamaşır makinesinin gürültüsü sessizliği bastırıyordu. Çocuğun kapanan gözleri duvarda asılı duran üzeri motifli kilime takıldı yine. Üzerinde, başları örtülü şuh kadınların resmi vardı. Hemen yanıbaşlarında da siyah tenli bir adam. Başka bir dünyaydı. Bu birbirine benzemeyen fotoğraflar, aynı albümde arkadaşça duruyorlardı. Ben ise top oynayan çocukları izliyordum sokağın soğuğuna inat. Ellerim henüz çatlamamış, gözlerimdeki  ışık seyrelmemişti. Ayaklarım, altlarındaki iki numara büyük terliklerle uyumsuzluk resmi çiziyorlardı. Nihayet salona geçiverdim. Şapkalı adam, uzun saçlı siyah adama kurşun sıkıyordu televizyonda. Defterimi önüme aldım ve yazmaya başladım.

Ali ata bak

Işık ılık süt iç

Emel eve gel...


  Kış, şehri beyaza bürümüş, sokakları soğuk bir yalnızlık sarmıştı. Balkonun camından onları izliyordum. Delikanlı, salondaki yemek masasında tek başına oturuyordu. Bir yandan bağlama çalıyor, bir yandan da cep telefonuna gelen mesajlara cevap veriyordu. Her bir eser, telefonun titremesiyle yarım yamalak oluyordu.Televizyonda eski bir amerikan filmine dalmıştı anne, kumanda elinde ha uyudu ha uyuyacak. Üst katta oturan komşuların bağırışları sessizliği bastırıyordu. Delikanlının gözleri duvarda asılı duran ahşap tablolara takıldı. Üç ayrı kadının tablolarıydı bunlar. Muntazam bir şekilde peş peşe ilişmişlerdi duvara. Başka bir dünyaydı sanki. Birbirine benzemeyen fotoğraflar, aynı albümde sırtı dönük duruyorlardı. Ben ise sigaramın son nefeslerini içime çekiyordum sokağın soğuğuna inat.Ellerim çatlamış, gözlerimdeki ışık seyrelmişti. Ayaklarım, altlarındaki iki numara küçük terliklerle uyumsuzluk resmi çiziyorlardı. Nihayet salona geçiverdim. Kara maskeli adam, yüzü boyalı serseriyi ayaklarından tavana asmıştı televizyonda.Kitabımı önüme aldım ve okumaya başladım.

Geçen senenin çıkmış soruları...

Hiç yorum yok: